Merhaba.
Konuşmada duraktan söz edeceğiz, tempo ve duraktan söz edeceğiz.
Ses kadar, nefes kadar, vurgu ve tonlama kadar durak da çok önemli.
Yani konuşmada duygumuza göre mutlaka durakta
değişiklikler yapmak zorundayız, ritmimizi değiştirmek zorundayız.
Konuşmamızın temposunu artırmamız veya yavaşlatmamız gerekiyor.
Onun için Hamlet'in 'Olmak you da olmamak' tiradından yola çıkarak
bir çalışma yapmak istiyorum müsaadenizle, onun üstünde göstermek istiyorum.
Ee, burada gördüğünüz gibi ee,
mesela tek çizgi var, iki çizgi var, şurada üç çizgi var,
müzikte de kullanılan bunlar durak ölçüleri.
Tek çizgide fazla durmuyoruz anladığınız üzere,
iki çizgide biraz daha fazla zaman durağa ayırıyoruz, üç çizgi biraz daha fazla
zaman ayırıyoruz yani üç çizgiden sonra çok önemli bir şey gelecek veya öncesinde
çok önemli bir şey söyledik, duruyoruz başka bir duyguya geçeceğiz belki,
çok önemli bir konudan bir sözcükten
başka bir önemli sözcüğe geçeceğiz, o zaman üç çizgiyi kullanıyoruz.
Tabii bunlar bizim elimizde, yani tabii ki dilbilgisi önemli,
virgül önemli, nokta önemli ama konuşmada tabii kimse bize burada virgül
koydun burada nokta koydun diye eleştirmiyor veya bir şey söylemiyor.
Onun için de virgüller noktalar hepsi bizim elimizde,
konuşmayı renklendiren şeyler bunlar.
Nefes yerleri aynı zamanda duygumuzu daha iyi ifade
etmemiz için bize süre sağlıyor, zaman sağlıyor.
Şimdi bir deneyelim.
Olmak // you da / olmamak
// işte bütün sorun bu./// Düşüncemizin katlanması mı güzel / zalim
kaderin yumruklarına oklarına / yoksa diretip bela denizlerine karşı dur, yeter!
demesi mi?// Farkındaysanız burada hızlandım tek çizgi giden yerlerde
hızlandım.
Çünkü tempolu söylersem buraları daha etkileyici olacak sanki,
çünkü öncesinde es'li başladım bakın daha duraklı başladım.
Olmak // you da/ olmamak//
işte bütün sorun bu./// Düşüncemizin katlanması mı güzel / zalim
kaderin yumruklarına oklarına / yoksa diretip bela denizlerine karşı dur, yeter!
demesi mi?// Ölmek // uyumak
sadece.// Düşünün ki uyumakla bitebilir bütün acıları yüreğin
/ çektiği bütün kahırlar insanoğlunun./// Uyumak
// ama düş görebilirsin uykuda / o kötü.
Çünkü / o ölüm uykularında sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından / ne düşler
görebilir insan / düşünmeli bunu.// Bu düşüncedir uzun
yaşamayı cehennem eden./// Es,
es, es...
Yoksa kim dayanabilir zamanın kırbacına / Zorbanın kahrına /
gururunun çiğnenmesine / sevgisinin kepaze edilmesine / kanunların bu kadar yavaş /
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk ilerlemesine.// Kötülere kul olmasına iyi insanın // bir
bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken./// Sonrasında çok önemli
bir şey söyleyeceğim bakın üç çizgi.
Kötülere kul olmasına iyi insanın // bir bıçak saplayıp
göğsüne kurtulmak varken./// Kim ister bütün
bunlara katlanmak?/// Es, es...
Ağır bir hayatın altında inleyip terlemek?/// Ölümden sonraki bir şeyden
korkmasa / o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya ürkütmese yüreğini//
Bilmediğimiz belalara atılmaktansa / çektiklerine razı etmese insanları?///